EVRENSEL BARIŞ ve İŞBİRLİĞİ
Haksızlıkları savunamayız. Haksızlıklardan yana olamayız. Bunları kim yaparsa, karşı çıkarız.
Çeşitli ırklar, boylar, kavimler, milletler ve dinler arasındaki düşmanlıklar son bulmalıdır. Tarihsel kinler, insan hafızasından ve ortadan kaldırılmalıdır. Çocuklar, böylesi kirliliklerle bozulmamalıdır. Bütün insanlık, bugünkü yaşantıya ve geleceğe dönük, bir kardeşlik ortamına girmelidir. Sevgi ve dayanışma ortamına girmelidir. Kışın donduruculuğu, yazın kavuruculuğu, kötülüğün kahrediciliği hepimize karşıdır. Onları elbirliği ile karşılamak, onlarla birlikte mücadele etmek; ekmeğimizi, gücümüze güç katarak birlikte kazanmak; hayatımızı kolaylaştırmak, onur ve haysiyetimizi koruyup yükseltmek; insana yakışan davranışlardır. O nedenle, Müslüman düşmanlığı, Hıristiyan düşmanlığı, Musevi düşmanlığı, Türk düşmanlığı, Arap düşmanlığı gibi düşmanlıklar yaratmak ve sürdürmek; kimyasal ve biyolojik silâhlar gibi, atomik silâhlar gibi öldürücüler üretmek; insanlığımızı katleden korkunç hatalarımızdandır.
Ülkelerin ve insanların varlıklarına, hayatlarına ve özgürlüklerine zarar verici davranışlarda bulunanları da tasvip edemeyiz. Onlar, başka ülkelerin ve insanların da, kendileri kadar aynı haklara sahip olduklarını bilmelidirler. Aykırı düşüncelerinden ve eylemlerinden vazgeçmelidirler. Herkes, gerek tarihten gelen ve gerek bugünkü bazı yanlış davranışlardan kaynaklanan, kinleri, nefretleri ve düşmanlıkları atmalı ve unutmalıdır. Düşmanlıklar gerilerde ve bizim dışımızda kalmıştır.
Bilinmelidir ki, kutsal kitaplardaki şu veya bu ulus hakkındaki yermeler, binlerce yıl önce bir takım olumsuzluklar göstermiş olan insanları içindir. Onların bugünkü nesilleri ve ulusları için değildir. Bugünkü insanların da, onların yaptıkları veya yapmadıklarıyla ilgileri yoktur. Zaten hiçbir din, insanları lanetlemek için gelmemiştir. Aksine, lanetlenecek durumda olan insanları, kurtuluşa kavuşturmak için gelmiştir. Tanrı ve dinlerin, gelecek ulusları ve insanları, binlerce yıl öncesinden lanetlemiş olması düşünülemez! Allah kutsal kitaplarında, geçmiştekilerin yaptıkları yanlışlardan örnekler vererek, aynı yanlışlara düşülmemesini öğütlemiştir.
İslâm tüm insanları birliğe çağırmış, Allah’a karşı “doğruyu bulmakla sorumlu” olarak, insanları ve inançları yine de özgür bırakmıştır. Bu çağrı, Mevlâna’da da yankılandığı gibi, sonsuza dek geçerlidir… Özgür tercih ve samimi inanç esas olarak. Her tercihin elbet bir sonucu vardır. İnsanlık, kendi uygar düşüncesinin gereği olarak da bu bilince ulaşmalı, fiilen bu birlik ve saygıyı gösterip korumalıdır. O nedenle insan hakları, daha da genişletilip geliştirilerek egemen kılınmalıdır. Birleşmiş Milletler, bütün uluslara aynı haklar tanınarak sürdürülmeli; Adalet Divanı, uluslararası bir mahkeme haline getirilmelidir. NATO Askeri Gücü, bu doğrultuda yeniden gözden geçirilerek, etkinleştirilmelidir. Bunlar, ülkelerin ve insanların, ayrımsız, ayrıcalıksız, âdil bir şekilde temsil edildikleri, görev alabildikleri, inanılır, güvenilir müesseseler haline getirilmelidir. Bunlar, insanlığın bu gereksinimlerinin, koruma ve garanti müesseseleri olmalıdır.
Aksi hal, durum ve davranışlar, aksi düşünce ve yaklaşımlar, insanlığın zararınadır. İnsanlık adına kaygısı, insana sevgisi ve saygısı bulunanlar, bunu çok kolay fark ederler.
Halil İbrahim YAMAN
Bir Demet Çiçek Gibi, Bir Demet İnsanlık. S.26-27
Not : Kitaplarmıza http://hayaman.blogspot.com dan ulaşabilirsiniz.
SEVGİLİ KARDEŞİM HİÇ DEĞİŞMEMİŞSİN HİÇ ŞÜPHEM YOK SENSİN. HERZAMANKİ YAMAN İBRAHİM İNŞAALLAH GÖRÜŞMEK ÜZERE