OKUL YILLARIMIZ VE ARKADAŞLARIMIZ
Merhaba sevgili okurlarımız. Ne güzeldir okul yıllarımız değil mi? Unutulmayan pek çok anılarla dolu geçen yıllar, hayatımızın en önemli köşesinde yerini alır. Zaman zaman gözlerimiz dalar uzaklara. Derinden bir “ahhh” çekeriz. Anılarımız canlanınca gözlerimizin önünde, dudaklarımızdaki tebessüm de çoktan oturmuştur yüzümüze.
İlkokul yıllarımızı, orta okul yıllarımızı, lise ve üniversite yıllarımızı unutmak mümkün değil. Kişiliğimiz gelişir bu yıllarda.
İlkokulda çocukluk anılarımız vardır. Orta okul yıllarımız ise ergenlik çağı yıllarının anılarıyla doludur. Karşı cinse karşı duyduğumuz beğeniler, hoşlanmalar ve belki de ilk aşkın filizlendiği yıllar. Lise dönemi ise bambaşkadır. Artık, kalıcı arkadaşlıklarla kurulan dostluk köprüleri vardır aramızda. Bu yüzden biraz daha lezzetlidir diğer yıllara göre.
Üniversite yılları tartışılmaz çok çetin geçer. Bir yandan ailemize karşı kendini ispatlama durumu, diğer yandan onlara maddi yük olmamak için çabalarımız. Ama ne olursa olsun; okul yıllarımız hayatımızın eğitim öğretim aşamasında çok önemli bir yer tutar. Hatta çok büyük bir alanı kaplar üniversitede okuyanlar için.
Yaşım altmışa merdiven dayamışken, ilkokul yıllarımı hayal meyal hatırlayabiliyorum. Bende iz bırakanları özellikle. Orta okul yıllarımı biraz daha iyi hatırlayabiliyorum. Lise yıllarım Kütahya Öğretmen Okulu’nda geçti. Daha on dört, on beş yaşlarında evimizden ocağımızdan koparak uzaklarda yatılı okulda geçirdiğim yıllar! Hiç unutmadım ki! Nasıl unutabilirim!
Arkadaşımın annesiyle birlikte ablam bırakmıştı bizi okula. Yatılı okulu kazandığımız için sevinçliydik. Dört yıl sonra öğretmen olarak hayata atılacaktık. Ailemizden kilometrelerce uzakta, diğer memleketlerden gelen arkadaş çevresinin içinde buldum kendimi. Hepimiz aynı durumdaydık. İçimiz buruk ve hüzünlü. Bir üst sınıfta bulunan ablalarımız sayesinde alıştık ortama ve kurallara. Bir yıl sonra da bu görevi biz de üstlendik. Belki aynı yaşta olduğumuz arkadaşlarımızın, tutma ablası olduk. Bu kez biz yol gösterdik kardeşlerimize. Öğretmenlerimizin yaklaşımını da unutmamak gerekir bu konuda.
Bizim dönem çok şanslıydı. Çünkü dört yılın sonunda, öğretmen olarak yurdumuzun dört bir yanına dağılıp, ışık saçarak aydınlatacaktık. Aydınlatmaya da çalıştık. Oysa ki, şimdi üniversiteyi bitirmek de yetmiyor.
Hepimiz, hayatın dişli çarkının içinde yaşantımıza yön vermeye çalışmıştık. Bazen sevinmiş coşmuş. Bazen de acılarla kavrulmuştuk. Ama hep ayakta kalmıştık. Ve yıllar sonra internetin de yardımıyla, okul arkadaşlarımızla buluştuk sevinç çığlıkları arasında. Elimizde okul yıllarımıza ait resimler, yeniden tanımaya çalıştık birbirimizi. Sevinçlerimize ortak olup, acılarımızla bütünleştik. Ama en önemlisi karakterlerimizin değişmeyip aynı olduğunu fark ettik. O yaşlara, on altı, on yedi yaşlarımıza indik. Yılların eskitemeyip hiç değiştirmediği, birden tanıdığımız arkadaşlarımızın yanında, aniden tanıyamadıklarımız da oldu. Belli ki yıllar çok şey götürmüştü görüntümüzden. Ama yüreğimiz hep aynı yaşta kalmıştı. Belki inanması güç gelecek size. Ben hâlâ o yaşlardayım şimdi.
Bu yıl 30-31 Mayıs’ta Bolu’da buluşacağız aynı dönem arkadaşlarımızla. Önümüzdeki yıl büyük grubumuz gelecek. Bolu cadde ve sokakları Kütahya Öğretmen Okulu Mezunu öğrencileri ve öğretmenlerinin sesiyle çınlayacak kuşkusuz. Kahkalarımız Abant, Gölcük ve Yedigöller’de dalgalanacak harelenerek. Sıcacık gülüşler, sevgiyle dolduracak bir kez daha kalplerimizi. Ve her zaman olduğu gibi gecenin solisti yetişemeyecek hızımıza. Koro halinde şarkılara eşlik eden sesimiz, pencerelerden Bolu semalarına yükselecek.
Sözlerimi günün anlamına uygun olarak noktalamak istiyorum.
ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN. Hayattaysa eğer, sarılıp öpün bir kez daha sıcacık ve sevgi dolu. Şimdilik hoşça kalın.
08.05.2015
Ayşe Gülten Kırıcı
ELİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK ÇOK ETKİLENDİM